Biz Kimiz ?

İKİ GEZGİNİN HİKAYESİ

Biz birbirini yeni bulmuş, gezmeyi, görmeyi seven, iki çaylak ihtiyarız. Ama ruhumuz genç.

İhtiyarız diyoruz çünkü kime gezmeyi sevdiğimizi, çadırda da kalsak, sokakta da yatsak gezmek istediğimizi söylesek bize dünya dışı yaratıklarmışız gibi bakıyorlar. “Bu yaştan sonra mı?” diyen de çok. Yoksa aslında yaşımız o kadar da fazla değil, ama belki bir gün bu ismi gerçekten hakettiğimizde de hala geziyor oluruz kim bilir.

Aslında bizim de kendimizde bu cesareti bulmamız bir sene sürdü. 2015 Mayıs ayında mümkün olduğunca, şartlar ve bütçemiz elverdiğince çok gezmeye karar verdik. Ama çadırda kalmaya cesaretimiz yoktu işin gerçeği. Onun için dedik ki kullandığımız arabamızı değiştirelim gerektiğinde arkasında yatabileceğimiz, içinde yaşayabileceğimiz bir araç alalım.

Ve acı gerçekle yüzleştik. Hiç bir otomobil firması Türkiye’ye van tipi araç getirmiyor. Bir dönem getirenler de artık vazgeçmişler. İçimize sinen firmaları tek tek dolaşıp büyük araçlarının bagajlarını inceledik. Koltuklar yatınca yatabilir miyiz kontrolü yaptık. Ama malesef ya çok kısa kalıyorlardı ya da yatınca düz durmuyorlardı. Sonuç olarak iki seçeneğimiz kalmıştı ya çok eski modellerin van tipi olanlarından alıp, sürekli tamir ve parça sorunuyla uğraşacak, ya da ticari araç alacaktık. Haziran ayında sıfır değil ama 2014 model neredeyse sıfıra yakın bir VW Caddy bulduk ve aldık. Arka koltukları tamamen çıkınca kocaman dümdüz bir alan oluyordu yatmak için.

Sıra gezi planına gelmişti ama biz hep ertelemek için bir bahane buluyorduk. Şu oldu, bu oldu, yağmur yağdı, çamur oldu , aaa kış geldi derken bir seneyi geçirdik.

2016 Nisan ayında bir tur şirketi vasıtasıyla Sakız adasına gittik. Çevre gezileri için ekstra tur satıyorlardı mecburen katıldık. Farkettik ki 2 kişi için yaptığımız ekstra ödeme ile araç kiralayıp, yakıtını da alıp üstüne üstlük süper bir yemek de yiyebilirdik. Çok daha fazla yer gezer, beğendiğimiz yerlerde hadi diyen birileri olmadan istediğimiz kadar dolaşabilirdik. Oysa biz turla gitmiş, gereğinden fazla para harcamış, detaylı gezmek istediğimiz yerlerde aklımız kaldığı halde herkes bekliyor diye yarım bırakmış, tur planında olmayan yerleri o kadar bile görememiştik.

Mayıs sonunda benim doğum günüm için eşim  Rodos adasına gidelim dedi. Gidiş geliş feribot biletleri, harika minicik bir otelde 4 gece konaklama, araç kiralama önceden ayarlanmıştı. Gerisini doğaçlama yaptık. Rodosta gezmediğimiz yer kalmadığını düşünüyorum. Enfes bir doğum günü yemeği ile birlikte İzmir’den yola çıkıp, dönerek yakıtımız da dahil bütün gezi için toplam 1500 tl harcamıştık. Üstelik  bu maliyetin 450 civarı feribota, 350 kadarı da araç kirasına verilmişti.

Her şeyiyle harika bu gezinin en güzel yanı cesaretimizi toplamıştık. Ama hala arabada yatmak ve çadır konusu bizi geriyordu. Buna da çözümü daha önce kamp tecrübesi olan arkadaşlarımızla ramazan bayramı için 8 günlük bir tatile çıkarak bulduk. 5 gecesi çadırda , 3 gecesi arabada geçen bu tatil sonunda ,neler eksik, neler fazla aşağı yukarı öğrenmiştik. Artık yeni planlar yapıp yeni rotalara kendi başımıza açılmanın zamanı gelmişti. 2016  Temmuzun da tam 30 gün 8500 km süren bir Karadeniz turuna çıktık. Araba ve çadırda yatıp harika zaman geçirdiğimiz bir yolculuktu. Artık yeni ve süresiz yolculuklar için hazırdık.

Zaman bizim için sadece evde ki kedilerimiz sebebiyle sorun. Onlara da komşumuz bakınca canımızın istediği yerde istediğimiz kadar gezebiliyoruz.

Ama önce ülkemiz dedik. Heryerini karış karış gezip sonra diğer ülkelere gitme kararı aldık. Buradan da maceralarımızı sizinle paylaşmaya karar verdik. Çünkü gördük ki gezi blogu çok ama Türkiye gezi blogu neredeyse hiç yok.