Myra – Likya’nın Parlak Kenti
Demre ilçe merkezinde Myra ovası üzerine kurulu bir kent Myra. Aziz Nicholas’ın, namı diğer Noel Babanın da piskoposluk yaptığı kent, mezarının da bulunduğu St. Nicholas Kilisesi ile de ünlü. Antik kent kapısından girildiğinde ilk önce tiyatro kazıları sırasında çıkartılan bu kabartmalar ve arkadaşları karşılıyor bizi. Myra kent kalıntılarının büyük kısmı Demre İlçesi yerleşim alanları altında kalmış. Kazılar tiyatro bölgesinde başlamış. Çok büyük bir alana yayıldığı tahmin edilen kent Helenistik dönemde kurulmuş ve Likya Birliği’nin üç oy hakkına sahip altı kentinden biriymiş.
Tiyatronun arkasında, yapıldıkları çağın ahşap ev özelliklerini yansıtan kaya mezarları göze çarpıyor. Bu yapılar Myranın en görkemli binaları. Aslında kaya mezarlarından kentin her yerine kolay ulaşımı sağlayan yollar ve geçitler varmış. Ama ne yazık ki bizim ziyaretimiz sırasında bakımdalardı ve yanlarına gidilemiyordu.
Kentin adının ünlü Myra yağının üretildiği mersin bitkisinden (commiphoramyrrha) geldiği sanılmakta. Mersin, kabuğundan tanrıça Adonis’in doğduğu rivayet edilen bitkidir. Myra kazılarından çıkan mür yağı şişeleri, mür yağı kutsama ve saklama odaları, mür yağı işlikleri ve bölgedeki mersin ağaçları kentin adının kökenini yansıtmaktadır. Efsaneye göre Kıbrıs kralı Kinyras’ın kızı Myrrha, Afrodit tarafından lanetlenmiş ve babasına aşık olmuştur. Gizlice koynuna girdiği için babası tarafından öldürülmek üzereyken yardımına diğer tanrılar yetişmiş ve onu mersin ağacına dönüştürerek kurtarmışlardır. Ancak hamile olan Myrrha, ağaca dönüştükten sonra kabuklarının arasından Adonis’i doğurmuştur.
Hıristiyanlığın başlangıcından itibaren Likya’nın en ünlü ve önemli kenti olan Myra, St. Nikolaos’un öğretisini geliştirdiği ve yayarak tüm yaşamını tamamladığı yerdir aynı zamanda. 408-450 yılları arasında II. Theodosius döneminde Likya’nın dini ve idari başkenti ve bölgenin de metropolitidir. Myra’nın metropol olması ve 5. yüzyıldan sonra artan hac yolculukları Myra’nın liman kenti olan Andriake limanını da geliştirmiştir. Myra tiyatrosu Antik Likya’nın en büyük tiyatrosudur ve tiyatro sahnesinde bulunan su künkleri nedeniyle su gösterilerinin de yapılmış olabileceğini düşündürmektedir.
529 yılında meydana gelen depremden ve 542 yılındaki büyük veba salgınından Myra’da etkilenmiştir. Salgın nedeniyle tedbir amaçlı dağlık alanlardan kıyı kentlerine mal akışı durma noktasına gelmiştir. 7. yüzyıl ortalarından itibaren Arap akınlarının verdiği zararlar ve bunun yanısıra Myros çayının sık sık taşması, bu taşma sonucu bazı yapıların toprak altında kalması, depremler şehrin önemini yitirmesine ve kısmen terk edilmesine neden olmuştur.
Myra’da arkeolojik kazılar devam ettiğinden , henüz tiyatro binasının bir kısmı hariç hiç bir yeri gezemedik. Bir kaç sene sonra tekrar ziyaret edilecek yerler listesine alabildik sadece.